9 Ekim 2008 Perşembe

Nazedali





Efendim, annem cumadan randevu verdi bize. Dali sergisine gidilecek, gidip fakültedeki derslerde yaptığı gibi bön bönnnn resimlere bakıp kendinden geçmek istiyormuş. En çok eskizleri görmek istiyormuş en yakından. Neyse kalktık sabah erkenden ben uyanınca, önce Emirgan korusuna attık çıpayı. Zaten beni de en çok ilgilendiren bu kısmıydı, kahvaltımı ettim güzelce sincap, köpek, kuş ne bilduysam oynadım. Ordan shuttle binip aşağı indik. Biletimizi aldık sergiye girdik. Her şey ik başlarda çok hoştu, minik ben Dalinin anlaşılması güç eserlerine bakıp hepsine "anni, baba, dede, barpuş" gibi isimler koydum. Babamın kucağından inmedim, zaten insem kaybolurdum o kalabalıkta. Bir anda annem geldi aklıma "annii memmiii" diye seslendim. Yolu yok süt saati gelmişti. Zavallı anneciğim -gidenler bilir, alt kattaki tiyatro dekoru çalışmalarının da bulunduğu salonda- bir sandelyeyi köşeye çevirdi. "A hyper real in a surreal exhibition" biçiminde beni emzirmeye başladı. İngilizcem iyidir bir bebek için:)) Gelenler bir de bizi gözlemledilrt bir müddet, baktık olmayacak annemin gezisi çok mecburen sona erdi. Yukarı çıktık, bir müddet dias gösterisinin karanlığında uyudum, sonra annem orda bir yere kırmızı dudağı gördü, koşarak gitti. Ben orda uyudum. Yukarıda Dali çalışması yatağımı görüyorsunuz:))

0 yorum: