tag:blogger.com,1999:blog-77547870458847854942024-03-05T14:41:17.168+03:00NAZEAslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.comBlogger217125tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-2289094168140696122015-05-19T00:24:00.002+03:002015-05-19T00:24:20.228+03:001 Bebek ve 1 Çocukla gezilir mi? konulu blog yazısıdır.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQx-LygMoJzWCSPl3MFtkhfke-aQzkJMWrl3xhWFwrTqlZz7FU9Y37olTQmlBjJ08wRTCIkuJS_l7_rifBMCrpk9CAjQtXtr_vNZS86j78D409fJM1jHRfFVzlPhdh33iTa7bteoURwxo/s1600/IMG_2542.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQx-LygMoJzWCSPl3MFtkhfke-aQzkJMWrl3xhWFwrTqlZz7FU9Y37olTQmlBjJ08wRTCIkuJS_l7_rifBMCrpk9CAjQtXtr_vNZS86j78D409fJM1jHRfFVzlPhdh33iTa7bteoURwxo/s320/IMG_2542.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtR-pwlxsfhIEHoFx-S0iZ03aMQZ4x1d49yi9xfp0j4wCsUKoXjVwDessusrsDBt1svQASWP1oCa8vtTnHdCfQDETW9dFbuNAym1VVw2lLU5P_TYAJTVZxMP8blx9DGHQ5PHNuCKAFa6Y/s1600/IMG_2123.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtR-pwlxsfhIEHoFx-S0iZ03aMQZ4x1d49yi9xfp0j4wCsUKoXjVwDessusrsDBt1svQASWP1oCa8vtTnHdCfQDETW9dFbuNAym1VVw2lLU5P_TYAJTVZxMP8blx9DGHQ5PHNuCKAFa6Y/s320/IMG_2123.JPG" /></a></div>
Soruya hemen cevap vereyim, ohoooo, öte bile geçilir. Yani biz de herkesler gibi gezmeyi, salına salına dolanmayı gayet seven insanlarız değil mi? Aslında benim bu yazıyı bir-bir buçuk yıl kadar önce, yani Eropayı parmağıma takıp, savurduktan hemen sonra yazmam gerekirdi ama, gezerken pek iyi de ah o ev yok mu, ev hayatı yiyip bitiriyor beni hemşire:)) Hem yaklaşan daha uzun metrajlı, challange ı bol yeni seyahatimiz için de biraz gaz almam lazım.
Şimdi sıranın başına önce rahatttt, geniş bir anne koymak gerekiyor, ta en başa hem de. Zira geniş olmayınca her bir şeyin burnundan gelme ihtimali var. hem çocuklar açısından hem de plana sokulup, ammma velakin gezilmesi mümkün olamayan rotalar açısından. Evet, çocukların her türlü alışkanlığının tepetaklak olma ihtimali var, elin memleketinde yeterince sebze, meyve tıkınamama, Avusturya-Almanya-İsviçre üçgeninde çikolata ve bilumum haribo ya gark olma ihtimalleri var, bolca sandviç, pizza,hamburger yemeye karşı alınacak önlemleri alamamak ihtimali var. Ammaaaa memleketimizde görmediğimiz organik süt, yumurta, pek leziz olmasa da organik et var, maalesef çaresizlik anlarında yol üstü marketlerden alınan şarküteri ve muazzam çeşitli peynirlerle hazırlanan pufuduk ekmekli ara öğünler var. Akraba, dost, arkadaş evlerinde hazırlanan raklet sofraları var. Çok şişinmemek lazım a dostlar. Doğduğundan beri kabız olan oğlum bu beslenme üzerine cırıl cırıl .aka yaptı,bişi olmaz yani.
Ha rahat ana dediysek, kızanları kışın göbeğinde sokakta gezdirirken aldık tabi önlemlerimizi; henüz öğlen uykularını bırakmamış olan oğlumuz için pusetine taktığımız içi müflon uyku tulumu olmasaydı ne ederdik bilmem. Ya da kızımızın üstünden çıkarmadığı kayak pantolonu, goratex botları olmayaydı, kesintisiz 10 km yürümek hiç mümkün olmazdı. Bir Alman atasözü der ki; soğuk hava yoktur, kötü kıyafet vardır. Almanlar biliyor bu işi dostum; kış seyahatına çıkıyorsan, gidip Alman orjinli kışlıklar yapacan kendine ve kızanlarına o kadar. Ben yukarıda görülen kayak pantolonunun içine sadece külotlu çorap giydirdim kıza, keza oğlan da puset tulumunun içinde külotlu çorapla durdu ve öğlen uykusunu bildiğin ecnebi çocukları gibi soğukta, bir çok zamanda karın altında uyudu. Çok söylenmeyin, valla kulaklarım uğuldadı; evet -5,10 Allah ne verdiyse celsius olarak o gün, durum budur, ha ben bir ecnebi anası olabilirmişim rahatlıkla onu da anlamış olduk. Oğlan yürümek istediğinde ona da hop kayak pantolonu giydirdik ayağında Eco botları vardı, gram ıslanmadılar, üşümediler, terlemediler. Peki ben ne giydim, ya da kocam, kendimizi yerlere pek atmadığımızdan olsa gerek, bizim işimizi sağlam botlar ve montlar gayet gördü işte.
Gelelim yol alma biçimine; İstanbuldan uçak, Viyana dan geri kalanı araba. Tabii ki yavruları oto koltuklarına sabitledik. arabayı internetten kiraladık, süper oldu. Kızın oto koltuğu hafifti onu yanımıza aldık, oğlanın ki heyula olunca almadık, kiralama şirketi çok abartılı olmayan bir meblağ karşılığında onu da arabaya ekledi. aslında onu da yanımıza alabilirmişiz, THY koltuklara gayet titiz davranıyor, paketliyor maketliyor, kırılacak eşya bölmesinden alıyor falan. Bir de puset vardı tabi, Viyana havaalanında arabayı kiralayan arkadaş ooo dedi siz istememişsiniz ama size station wagon bir araç vereyim dedi görünce bizi:)) Ne diyim, aferin ona.Şimdi bu çocuk milleti herkesin bildiği üzere uzun yollarda çok mızıldanır. İşte o konuyu krize çevirmemek için ben çokkkkk esnek davrandım. Ipad e tonlarca çizgi film indirdim, ayyy. Nursery rhymes şarkılar oğlan için çok iyi geldi özellikle, kızım da yanına bir defter aldı, saat saat not etti gördüklerini vs. oyuncaklar, boyalar, kitaplar derken yol anası hazırdı challenge a. Hem sonra her istediklerinde, yolun uzaması pahasına durduk, öğün saatlerini pikniğe çevirdik. karlarda yuvarlanmalarına izin verdik, ki bunu daha çok biz mi istedik acaba?:))Hop kar pantolonlarını çıkardık, genişşş bagajımızda kurumaya bıraktık, yola iç donla devam ettiler vs.
Gün gun yazamayacağım ama Viyana, Graz, Salzburg, Ulm, Munich, Zürich, Basel şehir rotalarımızdı. En çok Graz'ı sevdim aslında ben. Balkan şehri gibiydi, memleketime benziyordu. Belki ondan. Her biri çok fena anı yaptı aslında bünyemde, sonra Halstatt gölü bildiğin rüya gibiydi, bir sabah uyandığım Eberhardzell köyünde karşıdan gelen herkesi Heidi sanma problemi yaşadım:)) En çok sevindiğim an ise kızımın ne kadar büyümüş olduğunu anladığım Salzburg'ta oldu. Benimle, Mozart'ın doğduğu evi gezerken birden anladım, bir andı o. Şahane bir an.Şimdi Mozart bestesi çalarken hatırlıyor, biliyorum.
Aslında bu post daha çok su kaldırır. Vaktim oldukça döner, döner yazarım. Bu böyle bir giriş olsun a dostlar. OK?Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-30345228490310627542014-11-13T22:53:00.001+02:002014-11-13T22:53:16.920+02:00yanlış alarm!!!!!!!Ohoo bir yılı geçmiş ya yazmayalı. naber blog? brn kısaca biit tolelet meselesi konuşup kaçacağım aslında. kızmazsın umarım. bugün günlerden bir kreş günüydü - anlaşıldığı üzere Borik kreşe başladı, bayağı da oldu, iyi oldu- neyse efendim, çaldı çuldur çalkantılı hayatımızda, bugün çok neşeli bir haber duyduk. Borik kreşte kakasını tuvalete yapmişşşşş, aman ne sevindik, bir görsen yeminle ağzımız kulaklarımızda. e neredeyse 3 yaşına girecek bebemizden en çok beklediğimiz gelişme basamağı bu sonuçta. aman şimşek mcqueen adakları mı adamadık, renkli, arabalı, dinazorlu, yelkenli donlar mı almadık, anane her sefer yapışında bizim ece, ya allah deyip işe mi girişmedi, ama her seferinde tükürdüğümüzü falan hep yaladık. Ne yalan söyleyim ben pek yanaşmadım, zor iş be, o p.p. nereye nasıl çiş yapacak bilmiyorum ki zaten. Kız da her şey aynıydı benim için.
Borik bey, kah öyle kah şöyle herkesi, her durumu büyük kurnazlıklar ve sebat göstererek atlattı. sıkıştırınca eğil kulağına bir şey söyleyeceğim dedi: 'Boran kakasını beze yapacak.' Aman ne laflar bu konuda, çoğunu da unuttum bak.
Bugün şahane haberi duyunca, öğretmeni de artık Borişe şu giymeli bezlerden alın, ama bez demeyin deyince, biz koşa koşa o bezlerden almaya gittik. Yanında şimşek adağımızı da yerine getirdik, oh mis gibi helaya otururken, müzikli janjanlı bir bebe helası da kaptık, derken derken, e oğlanın kucağı dopdolu falan, abla da melul melul oyuncaklara bakıyor, yazık kıza diye, bir de ona kızlar arasında gayet popüler olan, ama adını hiç anmak istemediğim gotik bebeklerden aldık, kan ter içinde kendimizi eve attıkkkk. hadi maşallah, oh süper, şimdi oğlan giyer o bezlerden, zaten gitmiş oturmuş m.mış, tamam bu konu rayına girdi, ablasının kardeşi nasılsa, bir iki altına kaçırır, ohhhh amannnnn, şapşahane işte, yaşasın Eda öğretmen ve hela arkadaşı Murtazaa nidalarıyla oğlanı soyduk, düttürü bebe helasını banyoya koyduk, ve yok, ııhhh, istemem, oturmammmm, m.mammmmm, amannnnnnnnn neyse, okulda yapmış,giydiririk şimdi o bezlerden, abi donu koyduk adını da,tuvaleti gelince söyler nasılsa, neyse efendim, tabii ki oğlan onu da giymedi:)) ay bi mcqueen adağı işe yaradı, oynayıp duruyor, kaptım ben bunları diyor bir de, kandırdı ya bizi bildiğin. ha bu arada ben üç beş kakalı, üç beş te çişli üst baş yıkadım, yemek yapsmadım, asabım oynadı, sarsıldım, ve sanırım mosmor oldum. eleman şu anda şerle ele geçirdiği mcqueen ve mcgueen'in babasına sarılmış vaziyette,.ıçında bezle, ben masala vs ye tahammülde zorlanıyor olduğumdan, bildiğin ayağımda uyumaya çalışıyor. bitti. bu kadar. kim bilir belki bloga yeniden yazı girmeme vesile olur.Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-78208027655266337392013-11-05T23:33:00.001+02:002013-11-05T23:33:24.397+02:00UNUTMADANBugün okuldan eve geldim, Naze, Aysun ablamız, anane, Boran evdelerdi ben geldiğimde. Ne güzel ki bugün de eve girişimi tezahüratlarla karşıladı kızancıklarım. Doğruca banyoya gittim, geçerken ahalinin halini hatırını sordum, Boran da Mama Mamaaa (anne demek) diyerek arkamdan geldi ördek yavrusu gibi:)) Borancığım sen naaptın bugün, iyi misin?, dedim. Cevap geldi: İYİİİ. Heyyytt be, büyümüş te İYYİİİ dermiş
Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-29453788204277812772013-09-13T21:51:00.000+03:002013-09-13T21:51:15.102+03:00ah ah blogcuğum, hangi birini anlatayım. çocuklar yatarlarsa yarım saat içinde yazacağım. yok yazmadıysam anla ki sızıvermişim, onlar ayakta:))Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-66132912461274949652013-09-08T22:22:00.001+03:002013-09-08T22:22:11.095+03:00YARIN BÜYÜK GÜN HERHALDEHeyecanlı değilmiş. Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-43494509928305956812013-06-01T01:09:00.000+03:002013-06-01T01:09:13.279+03:00Kızıma, OğlumaBugün 31 Mayıs 2013 cumaydı. Siz derin ve tatlı uykularınızdasınız. İstanbul mahşer yeri. Bir ağaç öldü bir millet uyandı demişti Nazım Hikmet. Biz sizi bekliyoruz evimizde ama dostlar sokakta ağaçları, hürriyeti ve onurumuzu korumak için direniyorlar. Merak ederseniz, tarihe açar bakarsınız büyüyünce. Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-52324143892048376052013-05-15T19:23:00.002+03:002013-05-15T19:23:26.624+03:00Çığlık!bir kaç haftadır oğlum her şeye çığlık atıyor. İletişim biçimi bu! Ama ben bugün aksi gibi öyle yorgunum ki, başım çok ağırıyor yahu...Bak yine başladı... Adamın ağzı şakır şakır diş dolu, yarısı çıkmış, yarısı çıkıyor, böyle minik çakıl taşları... Belki ondandır... OğlumAslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-41055572274724953102013-05-02T23:46:00.001+03:002013-05-02T23:46:40.603+03:00Mahalleden arkadaşlar!!!!Ben küçüklüğümü çok neşeli, yemyeşil, üzüm bağları, meyve ağaçları olan bir sokakta geçirdim. Herkesin birbirini tanımaktan öte hakikaten eş- dost olduğu Bahar sokakta. Sokak bitip te öyle pek te caddeye benzemeyn caddeden karşıya geçince okulum vardı. Ha gittiğim anaokuluna gitmek için karşıya geçmek te gerekmezdi. Şöyle sağa kıvrıldınmı oradaydı. Zengin- fakir hepimiz aynı okula giderdik. Biz orta halliydik sanırsam:))) annem babam öğretmendi. Okula da mahalleden arkadaşlarla giderdik, en çok Funda ve kardeşi Fulya yı severdim, ne yalan söyleyim. Sonra aynı bahçeye neredeyse kardeşlerim olacak kadar sevdiğim Evren'le, Elif'te taşındılar. Babam Fulya'yı bebekken kucağına alır onların balkondan, bizim eve getirirdi. Abimin arkadaşları vardı bir de, tozu dumana katarlardı mahallede. Çocukluk anılarımı yazsam ne romanlar çıkar. Alt komşumuzun oğlu şimdilerde bildiğin fantezi şarkıcısı olmuş, bela bir tipti çok, herkesi hırpalardı o zamanlar. Gözüm döndüğü bir gün çöp konteynırına atmıştım bisikletin üstünden kendilerini. O olduydu daha da bulaşmadı bana. Yine de severdim, pek çok. Çok cici bir kızkardeşi vardı bir de. Ah be ne güzelmiş, oyuna kanamadığımız günler ekmek arası yerdik sokakta,peynirli. Peyniri bakkal Ulvi Amca'dan alırdı babam, bazen abimi gönderirlerdi markete. Çarşı çok yakındı zaten, Abi'm bir gün tüpçünün ondülin çatısı kırılıp ta içinde mahsur kalınca deponun, çarşıya ben bile gitmiştim gizlice,tüpçü Nasuh amcayı çağırmaya. Akşama doğru mutfakların açık kapılarından kızartma kokuları gelirdi yazın, en güzel patlıcan kızartmayı Saime teyzem yapardı, reçeli de. Belki diğerlerininki de güzeldi ama O koktu diye bize 1. Katın mutfak penceresinden tattırırdı. Bu yaşıma geldim, yemek ustalık alanım oldu o patlıcan kızartmayı nasıl yapıyordu acaba diye her patlıcan kızartışımda düşünürüm. Kulakları çınlasın.
Ebru'm vardı bir de benden birkaç yaş küçük, nedendir bilinmez mahallede onu kurban seçmişti çocuklar, acımaz, merhamet etmez, almazlardı onu aralarına, itiraf ediyorum ki benim de zaman zaman bu sürü psikolojisine kapıldığım anlar olmuştur. Yıllaaarrr sonra bir gün karşılaştığımızda ona gereksiz miktarda ve çok gereksiz sıkılıkta sarıldığımı düşünürken O da aynı biçimde karşılık verince nedense affedildiğimi düşünmüştüm, koskoca kadındık ikimiz de ve benim gözyaşlarım içime akmıştı. Kim bilir belki de bana zaten hiç gönül koymamıştı. Yıllar çocukluğumuzdan daha fena davranmıştı O' na belki de ondandır hüznüm.
Ya işte böyle, biz hayatı öylece kendi devinimimiz içinde öğrenmiştik,içimizde çizikler de açtı, dizimizde yaralar da, dudağımızda patlaklar da. Şimdiki gelişimcilerin ebeveyn kontrolsüz oyunlar dediği, o zamanlar bizim kurduğumuz oyunların ta kendisiydi. Ağaçlardan aşırdığımız meyvelerle, bağdan yürüttüğümüz salkımlarla -ya da biz öyle sanırdık, çoğuna göz yummuştur komşularımız ki hasat mevsimi sepet sepet önümüze koyarlardı- öğün yapardık. Sadece hamken topladıklarımızın yerine azar yerdik. İşte bu yüzden Naze elinde bir avuç ham erikle geldiğinde eve geçen gün,ona hiç kızmadım. Öyle şaşkındı ki, ağaçtan yenilebilir bir şey kopardığı için. Bebek gibi baktı o minnacık mor eriklere, yıkadı, bir kutuya koydu, 18 tane kalana kadar yedi, 18 tanesini okuldaki arkadaşlarına ayırmış:)) Ertesi gün bir arkadaşı erketeye yattı, Naze iki cep daha topladı ağaçtan, gördüm pencereden, öyle soluksuz koşturdu işini bitirince,vallahi korktu. Ben de korktum, bilirim cebindekinin yerine azar yemenin acısını. Eve gelince ham onlar daha,yazık dedim, hiii nerden gördün dedi, anneler görür dedim:))) bizi de herkes görürdü zaar:)) Boran'ı parka götürdüğüm bir gün gördüm ki ağacın alt dallarında erik falan kalmamış. Sitenin bütün çocukları dalmışlar zaten kimse görmeden!!!!
Ben bu günleri bir yerlerden hatırlar gibiyim; yemek yer yemez uyumaları, akşam vakti sokağa çağırmak için kapıya gelen arkadaşları, balkondan aşağıya atılan topları, kızlar arası, oğlanlar-kızlar arası çekişmeleri, peçetenin içine konan börekleri, annene söyledin mi bizde olduğunu demeleri, bu toz kokan üstü başı, okuldan geç çıkan öğlecileri camlarda beklemeleri, ailece dışarı çıkarken beni bahçeden alırsınız demeleri, satıcı arkadaşlara gıcık olmaları, hepsini. Mahalleden arkadaş candır, herkesin olsun.Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-71885996404260739102013-04-13T00:29:00.000+03:002013-04-13T00:53:00.360+03:00Senden, benden, bizdenOfff biliyorum; çok ihmal ettim ben seni. Tam bugün diyordum adam gibi yazarım, oğlanın 2 ay önceki doomgününü kutlarım burdan, olanları olmayanları anlatırım, haftalardır misafirlerle geçen haftasonlarının ardından boş bir haftasonunun cuma gecesini ayırırım yazmaya ama nerdeeee:))) gece hacıyatmaz gibi 100 kere falan yattım kalktım, oğlanın habire tıkanan burnundan sümük akıtmaktı tüm çabam, neyse gene enerjimi yitirmemiştim, umutluydum hem de. Okuldan çıkınca kızımın yaklaşan doğumgünü için yapacağım pastanın malzemelerini aldım, ardından çarçabuk bir market alışverişi yaptım, gittim kızları aldım okuldan, bahçede öğretmeniyle oturdum Nazenin, lafladık, eve geldik sonra. Pms ağrım vardı azıcık, uzandım, oğlan klasik, elektrik süpürgesinin borusuyla telefonculuk oynuyordu, kız tv ye baktı, ayped de tailor oynadı, oğlan altını kirletti ki bu çok sevindiğimiz bişi, yatamadım yani, bak gene umudum var hayatın bu gününden sana dair:)) e dedim kalkmışkene şu ma manzarayı bozan pisliğini sileyim camların, oldu bayağı, bir kaç ay belki de silinmeyeli, perdeleri aldım makineye tıktım vır vır başladı dönmeye, ağrım var ama olsun, sildim üç beş camı, bu arada oğlan elini çekmeceye sıkıştırdı, kızdı falan ama bozmadım moralimi, 500 kere f alan da gece akmayın ama gündüz de durmayan yeşilimsi sümüklerini sildim, komşunun pitbullu camdan havıl havıl bağırdı bana oğlanın odasının camını silerkene, ay canım falan dedim 1 metrelik mesafeyi atlayıp beni yutabileceğini düşünerekten. Neyse işte, kız bahçeye çıktı, geri geldi ellerini yıkamaya, başka bir köpeği sevmiş te, o yüzden, sonra geri gitti seslendi aşağıdan topumu at dedi, attım, aaa vazgeçmiştim dedi , geri geldi topu verdi gene gitti. Ben de oğlanı mama sandalyesine oturttum, köfte, çorba, salata yaptım, negzel gün beyle diye ikna ettim kendimi ama pms ağrım geri geldi, bayağı geldi hem de, kız eve gelmeye karar verdi, anne omuzuma yakın bir yerde sivilce çıkmış dedi, baktım evet üstü yolunmuş bir kızarıklık var, oğlan mama sandalyesinde arıza çıkarmaya başladığında roka salatasına nar ekşisi dokuyordum, Çorbayi ezene kadar eline kepçe verdim oyalandi yavrucak. Bu arada betim benzim atmaya başlamıştı ağrıdan, evde ağrı kesici de yoktu, tüh dedim. Vır vır dönen makinenin durduğunu farkettim, oğlanı mama sandalyesindeki esaretinden kurtarıp, salona götürdüm, tülü astım, aasarken arıza çıkarmasın diye oğlanı çamaşır sepetine koydum, ablası sepeti araba yaptı,, sürdü, oğlan da brrşşşş diye sesler çıkararak eğlendi, kız arada<br />
<br />
<ol>
<li style="text-align: justify;">omuzuna yakın yerde ki sivilcesinden ki tam köprücük kemiğinin üstünde, bahsedip durdu, kitaplığın üstünden atladım, bepanthene sürdüm, soğuk dedi kızdı, başım dönmeye başladıydı artık ki kapı çaldı , kocamcığım gelmiş dedim ve kendimi koltuğa bıraktım ki koltuk çok rahattır, ohhh dedim, çocuklar O arada babalarına ilgi, ihtimam gösterip, tezahürat ediyorlardı, yani herşekilde asayiş hala berkemaldi. Dedim ki bakın başınızın çaresine ki oğlanı zaten hangi aralıktı bilmem belki de kepçeyle oyalandıiğı vakittir, doyurmuş, üstüne iki gün kurusu kayısıyı şifa niyetine eline tutuşturmuştum. Ben yemek yemeyeceğim dedim, yok dedi sevgili ben sana yemek koyarım, iyi dedimdi ben de. Ki Naze günün konusu sivilceyi babişine gösterdi, kaşınıyor mu dedi, evet dedi Naze, amanın trink jeton düştü beynimin olmadık yerlerinde şangırdadı; soyun bakayım dedim, evet bingooooo, sırtında bir tanecik kızarıklık ve üstünde küçük bir su kabarcığı, aceleyle her yerine baktık, evet bir tane, karı-koca ya da kocakarı baktık birbirimize', göz teması kızdan kaçmadı tabeee, cıngarı kopardı. İşte adrenalin hormonu bu günler içinmiş a dostlar; benim ağrıdan eser kalmadı, zıpkın gibi fırladım yerimden. 10 gün önce istanbulda misafir ettiğimi, ülkelerinde su çiçeği aşısı uygulanmayan Avrupa'nın ta göbeğinden gelen 3 yaşındaki suçiçekli kuzeniyle Naze nin sevgi dolu sarmaşmaları geldi gözümün önüne. Üstelik bu korkudan evimize rahatlıkla girememişti insancıklar, iyi dedik hafif atlatır zaten, aşılı ki ben de istemiyorum aslında bu kadar çok aşı işin doğrusu. Oturduk yemeğimizi yedik, kız yemedi, önümüzdeki hafta okula gidemeyeceğini, partisinin de ertelenebileceğini düşündükçe böğür böğür ağladı yeminle. Ben kasmadım, salgılanan adrenalinime şükür, oğlanın burun ve toto bakımını halledip, babasına kitledim, bir sepet tül ve perdeyi de. Kızı aldım binbir türlü soruya cevap vererek doktora götürdüm kendilerini. Arabayı hastanenin saçma salak otoparkının oralara bir yerlere park ettim, acil kapısından girip çocuk doktoruna gitmek istediğimi söyledim, ilginçtir ki 28 tl muayene ücreti ödedim ki acil girişi ücretsizdir, işte devletimiz bunu ikiye ayırmış, önemli aciller önemsiz aciller olmuş hikaye yane, bi tarafımda değil de zaten, adamı ben konuşturdum, konuşturunca da dinlemem gerekti offf, yukarıda yazdıklarımın hepsini anlat dedi şeytan var ya. Doktor bunun su çiçeği olmadığını , 6. Hastalık olduğunu söyledi, ben de çocukken bunun 5. Sinden öldürdüm, gülümsedim, herif manyak olduğumu düşünmüş olabilir. Ha bu arada çok konuşan göreviyle doktor arasında bizim plakayı anons edip arabayı bulunduğu yerden çekmemi istediler, hayret ya gecenin bir vakti ben oraya girerken ortada olmayan görevliler kızın deyimiyle gitmemizi mi gözetliyorlardı da alaaa alaaa dedi Naze, arabayı labirentimsi otoparklarının içine soktuk, geri döndük yani doktora. Otoparkta bize bakıp durmadan gülümseyen çok şeker bir kadın vardı ama. Nöbetçi eczaneye gittik sonra, pomadımızı aldık, doktorun kabartıdan çok ilgilendiği geniz akıntısı için verdiği ciğer şurubunu da almışız, hay Allah, anlatmaya çalışmıştım üstelik GENİZ akıntısı olduğunu o balgamın ben ve bunun için tek tedavinin burun temizlemek olduğunu, yazmış işte. O arada oğlana 2 tane şampuan kaptım eczanenin kampanyasından. Bir aşama daha kalmıştı, eczanenin önüne park ettiğimiz arabamızın yanındaki taksici ve diğer kimse işte ettiği kavganın bitmesini beklemek. Zira arabaya binemiyorduk. Esnaf ayırdı onları. Eve geldik. Oğlan uyumuştu, kız da pijamalarını giydi, sütünü yaptım, yanına gittim, o da uyumuş. Eczaneden bir de ne aldım biliyormusunuz; Ministry plus. İçtim bir tane, oğlanın burnu gene kapanmıştı ben ilaç içip zıbarma hayalleri kurarkene. Burnunua ilaç sıktım, tabii ki çok sinirlendi, uyudu sonra ben de yazadurdum işte, böyleyken böyleeeeee
</li>
</ol>
Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-39219227535427825352013-02-01T00:13:00.002+02:002013-02-01T00:13:54.469+02:00BİR MUCİZEişte oldu o mucize ve ben yazıyorum işte:)) Miniş neredeyse bir yaşına girecek ve şu blogta bir fotosu yok anasını satayım. Yani o mucize bu işte, koyalım bakalım:<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXi841y6yxL2XmK3PXMH4ivoOusaztQH13U0FDApz9VmV-c_6_GKCD2EHfYjf3itQQm85vv-WduChNcv94F6yn0MM9Z10tfJdnpRksAxHPGuVAgxGfuaJtjL3kfHGDwS3ro_Zr6gtyWcw/s1600/IMG_1161.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXi841y6yxL2XmK3PXMH4ivoOusaztQH13U0FDApz9VmV-c_6_GKCD2EHfYjf3itQQm85vv-WduChNcv94F6yn0MM9Z10tfJdnpRksAxHPGuVAgxGfuaJtjL3kfHGDwS3ro_Zr6gtyWcw/s320/IMG_1161.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
İnstagram çıktı mertlik bozuldu da denilebilir aslında, çek yaz pek bir kolay geldi elime, vaktime. Ama işte yazmak lazım değil mi? Aylar boyunca da yazmayınca önceden bir tasarlamak lazım. Ben yaptım mı bunu, hayır. O zaman hem tasarlayıp hem yazalım.<br />
<br />
Oğlumuz neredeyse 1 olacak. Tam gaz emekliyor, dur yapma deyince, bir bakıp kikirdiyor, bir kaç kez daha deniyor, ama derinlemesine değil, sonra dönüp k..nı gidiyor zorlamadan.<br />
<br />
Aga, bugu, baba, dgı aşamasında bir konuşması var. Elbette şahane çığlık atabiliyor. Ablası gibi yani. Ne istediğini anlıyoruz,.<br />
<br />
Nazara gelmesin:)) Ne verirsek yiyor, en çok balık seviyor; evin favorisi lüfer, geçen akşam bir de üstüne somon patlattı ki, iki gündür tok kendileri. Sabahları yunurtasını, peynirini, portakal suyunu, zeytinini, pekmezini eksik etmiyor. Güzellik uykusu öncesi yoğurdu var. A. ablası hepsini sırasıyla veriyor, ben bazen çuvallıyorum. Ya da ben varken daha çok memme emdiğinden olabilir kahvaltıyla olan ilişkisinde baş gösteren sorun. Neyse ki sadece haftasonu böyle oluyor.<br />
<br />
Ev ahalisinin aksine pambık gibi bir çocuk. Saçlar neredeyse sarı, hala hastanede karışmış olabileceği varsayımını irdelesek te zaman zaman, dayısına benziyor işte.<br />
<br />
Oyunlardan en çok boğuşmacayı seviyor, kazara yere uzandıysak, yavrucuk kaplanlar gibi üsütümüze atlıyor. En çok Naze'ye gülüyor. Neredeyse yerlere yatacak gülmekten ama BOran'ı güldüren Naze'nin sesi çok yüksek oluyor çoğunlukla, kulaklarımıza pamuk tıkıyoruz:)) Ne yapalım.<br />
<br />
Altta 2 minik, üstte kazma gibi dört dişi var. Sessiz sedasız çıkardı dişlerini. Huzursuzlandığı bir iki gün var, herhalde o zaman patlamaya çalışıyorlardı. Onun dişleri mi kazma, biz mi kazmayız bilemedim bak şimdi. Ana-babaların en önemli takip konusu dişleri takip edemedik yani:))<br />
<br />
Ya bu bebiş tatlı seviyor, ne bilecek değil mi yediğmizin tatlı olduğunu, anlıyor valla. İstiyor, elimizi çekiyor, bağırıyor, elbette çığlık atıyor. E veriyoruz azcıkın, mestttt. Özellikle balıktan sonra, helva yemek istiyor, ehl-i keyif. E biliyorum bebelere şeker vermemek lazım. E tamam kasmayın insanı. Veriyorum işte azıcık ama. Yemekten sonra mızırdanmaya devam ederse su istiyordur, genelde su içmesiyle önlüğünü çıkarması bir oluyor, ama yemeye devam ettiği zamanlar da var. Sevecek sofra işini zaar. MİLOR kılıklı. Anası gibi işte.<br />
<br />
Hah, unutmayım; müzik kulağı var. Tempo, ritm tutabiliyor, elleri kafası ve bacakları ile, şap şap doğru yerde alkış tutuyor. Mırıl mırıl kafasını sallayarak şarkı söylüyor kendine. Tabii ki şarkı sözü bilmiyor:)) Abartmayalım, mır mır işte...Ya da müzik dinlemek istediğini belirtiyor adamım; eller şap şap, kafa ritmik sallanıyorsa, youtube falan açın, ya da kendiniz söyleyin demek oluyor. Geçen gün taklidimi yaptı, çok bozuldum:))Fırına doğru gittiği bir gün -cık cık- demiştim, bir kaç gün sonra fırıma doğru gidip bana -cık cık- dedi zibidi.<br />
<br />
Amann işte iki bebeli bir kadın daa ne anlatsın. K..... da darbuka çalıyorum ayaklarımla, dilim dışarda uyuya kalıyorum işte. Demeye gerek var mı? Yazabilmemin tek sebebi sömestre tatili oluşu, ve bizim bu tatilde evden ayrılmak istemeyişimiz. Yani vakit çok şu 9 gün daha:)) Sonra yine koşşşşş.<br />
<br />
Kızımcığımla yarın teatral faaliyete gideceğiz. Başbaşa. en çok buna ihtiyacı var sanıyorum. Pazar günü de İstanbul Modern'e aile katılımlı, etkileşimli, müze gezintimiz var. Şu sıralar Devlet Opera ve Balesinin çocuk müzikaline götürmek istiyordum ama AKM yi ortadan kaldırdıkları için tüm sahneler karşıda kalmış, teessürlerimi bildiririm. Ayrıca Beyoğlunu da kendi dötlerine benzettikleri için de ayrıca tebrik ediyorum hökümetimizi. Şapşahane oluyor, sanatsız Beyoğlu olursa tamam, rahatlayacaklar. neyse, burdan daha fazla hönkürmeyeyim, çocukların alanından.<br />
<br />
Vallah billah zor ama eğlenceli be iki bebe, yapabilen yapsın, o kadar, bye<br />
<br />
<br />
<br />Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-49054335861078889942012-10-14T20:59:00.001+03:002012-10-14T20:59:02.232+03:00Yaz gunu yazalimAsayiş berkemal, yazalım o zaman,1 aydan uzun olmuş ciziktirmeyeli. Yaz mevsimini eger 24 saat su kenarında hatta su icinde degilsem sevmem, oyle yürümeli denizleri, havuzlu konaklamaları falan da, bildigin su gözümün önünde duracak, tıpkı cocuklugumdaki gibi...Sıcaktan cok bunaldigimda kayıkların altından geçme yarışlarımızı hayal ederim, neredeyse nefessiz<br />
<br />
<br />
<br />
demişim aylar önce...<br />
ben yazacak vakit bulamıyorum affeyle sevgili blog<br />
<br />Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-67503959598450197522012-05-22T15:03:00.002+03:002012-05-22T15:03:18.092+03:00Kocayla HasbihalBaşlık neden böyle? Çünkü efendim bunları kocamla telefonda hasbihal ederken yazıyorum. Peki biz neden telefonda yapıyoruz bu hal hatır sorma işlerini, çünkü bi saatten sonra bizim evde rush hour başlıyor anacıgım ve gürültüden durulmuyor evde, neden mi gürültü yapıyoruz? Biz yapmıyoruz ki cocuklar cırıldıyor hiç durmadan... Boran bebek gece moodunda cok başarılı, ablası uyuduktan sonra cosuyor, abla da pek erken uyuyor sayılmaz, uyuyana kadar da canımı söküyor desek yeridir hani. bir de okul meselesi var hanımın. 18 günle yırıtyor zorunlu başlama yaşından, bi yandan da seneye kalsa, zaten kazık kadar, bebelerin içinde 4. sınıf öğrencisi gibi kalacak. Naapsak naapsak, G.S. ilköğretimin kurasına sokmayı düşündük biz hep, bu yıl 31 mart 2007 den önce doğanları kuraya almadan önce ön görüşmeye sokacaklarmış, bize göre akademik hayata hazır ama duygusal olarak nedir bilemeyecegiz, zira bize karşı pek duygusal değil kendileri:))) Ha yok bebeniz uygun değil derlerse biz de gönül huzuruylan benim boyuma yaklaşan kazık kızımı bu sene okula göndermeyecegiz, kendi kendine okumaya devam edecek:)) Hem kura için bir şansı daha meydana gelmiş olacak. Yoksa adamın uykularını kaçıracak cinsten bu okul meselesi. neymiş 4 müş, sensin dört, 5 artı üçten ne gördük ki bundan ne bekleyecegiz zaten. Şeytan diyor kap git bebeleri başka diyarlara o olsun, sistemlerinden bi ingilizce öğretmeni yok olur ne olacak sanki...<br />
<br />
Boran bebeye gelince, çükünü kırptıracağız onun da, amannn ne acaip bişiymiş bu sünnet meselesi, didikledikçe altında bi sürü şey çıkıyor, yok şapkalısı, yok lazerlisi, ben de alıp gidecegiz bebeyi ya allah dalacaklar sanıyorum, kirvemizi bile ayarlamıştık yani, yok ama bunda da uyku kaçıracaklar ya, zor be modern dünyada yaşamak yani en azından bana göre değil. Ben neden mi sünnet ettiriyorum bebeyi? Amma soru sordunuz yahu...Ya başka diyarlara gidecek olsam tamam, kalsın, çok istiyorsa kendisi kırptırsın değil mi? Okulda mokulda yanyana işerlerkene aaa sünnetsiz buuu demesinler diye yaptırıyorum anacım. Yeni sorunuz duyar gibiyim: El kadar bebe ya, sonra yaptır..Burda da hem moderin dünya hem geleneksel dünya azıma sıcıyor: Şimdi yaptırmazsak 7 yaşına kadar yaptırma diyor moderen dünyanın psikologları, 7 yaşında yaptırınca da hadi bakalım bi düğün et de göbek atalım diyor geleneksel dünyanın eşi dostu. Ki ben kendi düğününe bile ruhsal olarak iştirak etmemiş biriyim...<br />
<br />
işte hayat aksın gitsin ve ben bi bardak çay bile içemeyeyim, bebemiz 45 dakikalık bilmem kaçıncı uykusundan uyandı, yarım saat sonra kerimesi Naze gelir, rush hour başlar, iyisi mi kalkıp şu tavuk bacaklarını tütsüleyeyim, akşama kıllı tavuk yemesinler, ben zaten yimem, içmem, nefes almam, android gibi kadınım, bunlar da iyi günlerim biliyorum, bebe daha yürüyecek, belimizi 45 derecelik açıya alıştıracagız, yeni müfredatla birlikte okula yeniden başlayacagım, bebeye bakacak birilerine bakınmak lazım ki bu başka bir yazının konusu olsun, hadi kaçtım<br />
<br />
<br />Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-9037583764194970962012-04-11T09:24:00.001+03:002012-04-11T09:24:39.032+03:00SelamSevgili blog olay cok fena...Boran bazen uyumuyor,kolik mı, ara sıra tutan basit bir gaz sancısı mı bilmem artık... Sabırlı olmaya debeleniyorum ...evden zirt Pirt dışarı çıkamıyorum ,ama genelde gezme performansım iyi sayılabilir...nazecigim zaman zaman kıskançlık yapıyor ama zarar verecek boyutta degil, sadece sınır bozacak boyutta;))) aNanemiz Boran'i gaz anlarında ayağında salladı, ben de çaresizlik anlarında oyle yapıyorum,karsı değilim sallama işine, Naze hoooop mindere geliveriyor ben bebek kucağımda kalakaliyorum mesela.... Meme de ister mısın diye soruyorum, en sevmediği şey Kucuk olmak kızımızın zırt iniveriyor hemen. Zaten sesi yüksektir su sıralar daha da bir yükseldi cunku bebek artık ses alıyor ve bazen Naze'yi sessizlik konusunda uyarıyoruz . Uyardıkca sesi daha dayukseliyor. Zor is kardesi olması insanın sanırım. Bunaldigim zamanlar var,kendimi uyarıyorum; bir daha asla sabahtan aksama evde olup cocuklarına ilgilenmeyeceksin bu kadar cok diye... Eylül'de çalısmaya başlayınca cok ararsın bu anları diyorum,hem insanlar hayatlarında sadece bir kere bebek olurlar,keyfini çıkarmak lazım bebeklerimizin, cocuklarımızın. Neyse iste. kızımın doğumunu geliyor 5 yılı devirdik, ne guzel oldu cocuğum... Kocaman mor,Sari,pembe bit tutu yaptım,peri eteği gibi. Emine Sultanhamam'dan tülleri aldı,anane kesti ben de yaptım;))) Çocukken ne cok beğenirdim,insan hakikaten yapmadıklarını yapıyor cocukları için, hayat iste...B'yeAslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-20730606174221422992012-03-09T08:51:00.002+02:002012-03-09T08:55:57.752+02:00SoranlaraSoranlara: İki çocuklu hayat nasıl diye?: Henüz bilmiyoruz, çünkü bebek olaan henüz çocuk olmadı:))) Stabil o, yoksa bir derdi, uyuyor, kısa süreli bakınıyor, altını kirletiyor, henüz boşluğunu dolduruyor sadece, 20 günlük hayatında 3 gece beni zombie yaptı, gerisi ne olur bilmem. Ben henüz cesaret edip, dışarı çıkamadım, şikayetçi değilim. İyi böyle, dışarı çıkma vakti geldiğinde koyup slinge, büyüğünü de elinden tutup giderim sanki ama ilk tecrübeyle sabittir, bu iş biraz kazık oluyor, o yüzden genişim, ne zamannnn olursa o zaman...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-45231841808264342972012-03-05T22:20:00.002+02:002012-03-05T22:28:55.525+02:00SEVGİLİ BORAN<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYajVPIsHJxFCo7x3zuik9rxq8AByOKm8Bdluw8W69zTxi7vwPZ_aBKkcAKPJbUQ-UhIbJPBaK33YYW1hCLnPS25jvRj1X5FzE8lvbdW4sf54k1OWHMsYvrnGPautHPJWB3b_ilaDgFpo/s1600/DSC_0054.JPG" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYajVPIsHJxFCo7x3zuik9rxq8AByOKm8Bdluw8W69zTxi7vwPZ_aBKkcAKPJbUQ-UhIbJPBaK33YYW1hCLnPS25jvRj1X5FzE8lvbdW4sf54k1OWHMsYvrnGPautHPJWB3b_ilaDgFpo/s320/DSC_0054.JPG" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5716511390157832786" /></a>20 ŞUBAT 2012<div>09.23</div><div>3490 GR</div><div>52 CM</div><div>BORAN BUDAK</div><div><br /></div><div>Şirin mi şirin, uykucu mu uykucu, sütçü mü sütçü bebemiz planlı bir sezaryenle dünyaya geldi, vallahi çok pozitif bir doğum hikayesi oldu. Okuya okuya benim yaptıklarımın çok berbat doğumlar olduğuna inanmaya başlamıştım. 20 Şubat 2012 saat 16.dan beri ayaktayım, süt tamam, ben ve bebek sağlıklıyız, hemşirelere bebeği hemen babasına vermelerini söylemiştim, öyle olmuş, bilmem işte, mutluyuz, keyifliyiz<br /><br /></div>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-79800527802534039432012-02-08T09:33:00.002+02:002012-02-08T09:46:15.691+02:00Geri Sayım...20 Şubat pazartesi çokkk planlı sezaryanımı olmak üzere hastaneye gideceğim. Umarım arada 2 yi geçen bir kontrol durumu olmaz, çok sıkıldım çünkü artık. Geceleri uykularım sıklıkla bölünüyor, yuvarlana yuvarlana yataktan iniyorum, önce çiş ardından Naze'nin üstünü ört, yeniden yatağa dön, uygun pozisyonu ara, yorganın ucunu yakalamaya çalış gibi bol atraksiyonlu bir gece hayatım var benim:)) Aslında Naze'yi normal normal doğurabilseydim, yeni bebişi cırt diye çıkarırmışım gibi geliyor şu sıralar; pelvise doğru daha önce hissetmediğim bir basınç var, regl sancılarının bir üst modeli diyebileceğim braxton hicks ler arttı. Ama olacak şey değil, doktora emanet olup onbeş dakika sonra bebeği kucağımıza alacağız, yapacak bişi yok. En çok demin içtiğim magnezyum çözeltisinden kurtulacağıma seviniyorum biliyor musunuz:))) Ağzımın tadını acaip bozuyor. Şişkinlik de cabası. İki gündür okullar açık, ben evdeyim, mobilitem azaldı, ve çok canım sıkılıyor. Dün hastaneye taksiyle gittim, artık araba kullanmaktan çekiniyorum. Kitap oku, film izle düsturuna bile gelemiyorum. Otururken bacaklarımı kapatamıyorum bir de, karnımı dizlerimin üstünde taşıyorum sanki. Bütün içim oğlumla dolu, dün gece popişini bir dikti, sol tarafımda gergin koca bir yumru oluştu, hem de yarım saat kadar...<div>İki çocuklu anne olmaya son oniki gün, vrnnnnnn....</div>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-73650791435541897972012-01-16T11:35:00.002+02:002012-01-16T12:13:05.503+02:00SelamlarrDarmadağın anneden merhabalar:)))) Geri sayım başladı sayılır artık değil mi? 4-5 hafta sonra evimize yeni biri geliyor. İbre 80'i aştı bakalım, uykular fena oldu, Naze coştu da coştu. Üstüne hastalandı. Bu hastalık mevzuu beni bayağı endişelendirdi bu kış. Öyle bir maceraya dönüştü ki bir aralık neredeyse bir doktorun yaş tahtasına basıp kortizonlu iğne bile olacaktı yavrucak. Aman dikkat.... Sonra daha aklı selim bir doktor problemin ufak çapta bir sinüzit olduğuna kanaat getirdi, bir de üstüne alerji testi yaptı da benim hastalık yaklaşımım doğrulandı, rahatladım. Bunlar 1, 1.5 ay önce odu tabii ama geçen hafta yeniden hortladı. Bir hafta kadar anane bakımından sonra bugün yeniden heyecanla okula gitti. Çıkarılan dersler, doğrulanan yaklaşımlar seri halde şöyle:<div>1. Burun kuru kalmayacak, nem şart, e ben zaten odasında peyderpey buhar makinası çalıştırıyordum, bu tamam.</div><div>2. Nasal temzilik serum fizyolojik ile yapılacak, e ben zaten öyle yapıyordum.</div><div>3. Öksürük krizlerinde Kreval kullanılabilir,bu da tamam...</div><div>4. İlaç yok, zaten bir önceki, telaşla gidilen doktorun ilaçları hiç alınmadı bile, hislere ve bilgi altyapımıza güvenmekte haklıyız elbette..</div><div>5. Yastık azıcık yüksek olursa akıntı boğaza birikmez, of amannnn zaten öyleydi.</div><div><br /></div><div><br /></div><div>Ammaaa yeniden neden oldu acaba???? Sümkürmek çok önemli bişi a dostlar, bu çocuk haşur huşur sümkürürdü 1-2 yaşında, şimdi yapmıyor. Burun tıkaç gibi. Mesele bu, kesin hem de. Her gün her gün yıkadık burnu, okyanus suları genze akıp mide bulandırsa da. Umarım bir daha olmaz. Kronikleşmiş sinüzit bebelerde, çocuklarda olgunlaşmamış kemiklere hasar verebiliyor, bağıra çağıra sümkürteceğiz ne yapalım. </div><div><br /></div><div>Gelelim anneye. Anne ne yapsın, karınında basket topu değil, ne desem artık, pilates topu taşıyor. Bel yamuldu. Bazen içime ekmek kırıntısı kaçıyor da valla cam çiziliyor sanki, patlamak üzereyim. Bir de böyle değilmiş gibi çalışıyor, hem okulda hem evde, zaten şöyle bir uzansa felç gibi oluyor bacakları. Ayakta dursa dert, yatsa dert, oturmak iyi geliyor eğer koltuk ergonomikse, en ergonomik koltuk araba koltuğu, sabahlara kadar araba kullanabilirim yani, o kadar, söküp yanımda mı taşısam acaba:?))))</div><div><br /></div><div>Bebek nasılsa doğacak, umarım, kolikli, sancılı, uykusuz olmaz. Zira Naze'nin bu duruma katlanabileceğini hiç sanmıyorum, şimdi bile yatmamı istemiyor ama onun eski oyun düzenine ayak uyduracak gibi değilim ben. Oğlumuz uyumlu, sabırlı olsa iyi olur yani...Bir süre ev, yemek vs. işlerden istifa edeceğim ve aylardır biriktirdiğim oyun, aktivite vs lerden yoracağım onu. Bir kaç zamandır hakikaten biriktirdiğim bir sürü kağıt-kalem-kes-yapıştır-ingilizce öğren aktivitleri var, hem aklımda, hem ardiyede. Bakalım yapabilecekmiyiz??? Yoksa YANDIK:))) E bu arada ne yiyeceğiz biz, valla bilmiyorum. Yemek sepetinden söyleriz artık. </div><div><br /></div><div>Bu hafta sömestre tatili başlıyor, yani çalışarak geçireceğim son hafta, 8. ve 7. sınıflara vermem gereken şeyler var. Uz dururlarsa öğrenirler. Arkamdan kim gelecek bilmediğimden olayı garantiye alıyorum,, önümüzdeki yıl yine birlikteyiz zira... Kabak başıma patlamasın değil mi:))</div><div><br /></div><div>Hastane çantamı henüz hazırlamadım, nasılsa planlı sezaryen olacağım diyorum ama bebek bazen vajinaya doğru matkap çalıştırıyor, korkuyorum normal normal çıkıverirse en acilinden diye:)) Şu hafta bir geçsin annem eşiliğnde aldığım şunumu bunumu yıkayıp ütüleyip, çantama koyacağım. Bir kaç eksik te yok değil hani, çok ufak tefek şeyler, alayım koyayım onları. </div><div><br /></div><div>Yarı yıl tatilinde Naze baba aktiviteleri ile geçirecek zannımca günlerini. Şu Mickey Mouse gösterisi çok cazip sanki ama, yuhhh demek istiyorum fiyata, ben o parayla Disneylanda giderim beee:)) Zaten bayıldığımızdan değil, evden çıkmak olsun, alışkın değiliz biz ara tatilde evde oturmaya. Sinema, tiyatro, belki Kartepe şeklinde bir ortam oluşsa iyi olacak sanki. Var mı Avrupa yakasında bildiğiniz başka eğlencelik işler???Ben de o arada T' ye evi hazırlatırım hem, yeni kişicik için.</div><div><br /></div><div>Çok heyecanlıyım billiyor musun sevgili blog ortamı, hani bakalım bu nasıl bir kişilik olacak diye, sırf bunun için... Yoksa doğum, uyku vs. vız gelirrr, tırıs geçer, hem öküze boynuzu ağır gelmez, tecrübeyle sabit, ama nasıl biri girecek hayatımıza çookkkkk ama çokkkkk merak ediyorum. Kırkının içinde bile belli ediyorlar kişiliklerini, ay söylemek istiyorum Beatles sevsin istiyorum, Le Guin, REM,Bandista, en çok mor ve siyahtan hoşlansın, dans etsin, merak kumkuması olsun, icatlar çıkarsın başıma, renkli olsun. Ha Naze bu aralar saçını mora boyatmak istiyor. Kime benzediyse:)) Bir de inatla sarışın ve kıvırcık saçlı olduğunu iddia ediyor, kapkara kaşlarına bakmadan, çok komik. Bu da komik olsun, bu da inat olsun, bu da çok konuşsun, bu da bağırsın, bu da bu da bu da bu da...</div>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-1074183484138972502011-12-10T07:44:00.002+02:002011-12-10T08:17:38.281+02:00Sabahlar erken oluyor!!!1Bu sabah 6 da uyanmış bulunuyorum. Yeniden uyuyamadım iyi mi? Naze'yi kaldırsam mı acaba, eğleşiriz:))) Sevgili sınava gitti, akşam anca gelir. Zaten gitmese de manyak mı kalksın 6 da, laflamak için. Neyse artık güne erken başladık, erken bitirebilir miyiz acaba? Sanmam. Belki akşamüstü bir miktar kestirebilirsem tamamlayabilirim bu günü. Ya ben 30 haftadır hamileyim. Sıkıcı olmaya başladı, yani uyurken pozisyon tespiti açısından, stabil uyuyamam ben, e şimdi de dönemiyorum fır fır, ondan uyanıyorum zaar. Annem gelecek bugün sıkıntı azalır belki diyorum, yapamadığım işlerin önünü açar şimdi o. Nazelerin okula hayvanat bahçesi gibi bişi yapmışlar, sera da var, oyun parkı pek bir güzel, standartların bayağı üzerinde, ona seviniyorum. Kara lahana bahçeciliğine başladılar, karadenizli birileri var galiba çalışanlar arasında, neyse toplar, sararız artık. Turşu yaptılar geçen haftalarda, oldu mu acaba bakmadım daha. Böyleee dizi dizi yazarak blog oluyor mu, oluversin bugün artık. Bebeğin eşyalarını koyacak bir yer arıyorum, malum evdeki oda sayısı insan sayısıyla orantılı değil, bizim dibimizde yatacak, e ekstra tek odamızda Nazenin odası, yeni bir mobilyaya da asla yer yok, ayrıca 5-6 ay içinde yeni bir eve geçebiliriz, almanın gereği de yok. Gardrobumuzda alt raflar boş, oralara düzenleyiciler alalım oraya yerleştirelim diyoruz oğlan otonomisini ilan edene kadar, ikea ya gitmek lazım yani, acaba Naze kalkınca gitsek mi ikimiz, yoksa yarın annemle mi gidelim??? Ne çelişki değil mi?<div><br /></div><div>Okula 5 tane stajyer İngilizce öğretmeni geldi, Cuma günleri onlarla çalışıyorum. Ders çıkışı etüt yapıyorlar, gidip yerleştiriyorum, bekliyorum boş boş sonra. Dersten çıkınca değerlendiriyoruz günü. İyi çocuklar, ya ben büyümeyi hiç sevmezdim, şimdi de sevmiyorum, keşke ben de 25 yaşında olsam, onlarla birlikte derse girsem, kimbilir 25 bile değiller daha. Dün erken çıkmak zorunda kaldım. 8 ler ne yaptılar acaba derste şimdi onu da merak ediyorum iyi mi?:))</div><div><br /></div><div>Akşama hamsili pilav yapayım bari, çok oldu balık yemeyeli, pek emin değilim zaten balık konusunda, nerden aklıma takıldıysa civa meselesi, yiyesim gelmiyor, zaten ev halkı pek hazzetmiyor bu aralar balıktan, ben de çaktırmıyorum. Ama hamsi hem küçük balık cıva meselesi olmaz, hem pilavlı hem bol otlu, herkesler yer akşama. Et balık kurumu var burda bir tane, ordan da et met alalım bari. Neyse ikea meselesi de olmaz böylece, çelişkinin birini çözdüm:))</div><div><br /></div><div>Pazartesi gidip bebenin ve benim üst baş sorunlarını çözeceğiz annemle. Yoksa benim bir halt edeceğim yok. Bakındığım her şey çok mintiricik geliyor. Allam ben nasıl bakacağım minnacık birine yeniden ya. Doğurmaya da korkuyorum bu sefer. Hele bu korku neyse artık, 15 dakikada alacak doktor. Sanki Nazeyi ben çıkardım içimden, haberim bile olmadı, bu da öyle olacak. Ammaaaaa var ya hormon işi hakkaten sıkı bir iş, bebek görünce içim cızzz mı desem, hop mu desem, bişiler oluyor. Küçük eller, kafa, popo, ısırasım var yani, o kadar:))</div><div><br /></div><div>Naze b... demeyi öğrendi, ikide bir söylüyor. Geçen gün, benim etüde kaldığım bir gün, arabada beklerken beni, babasıyla konuşmuşlar, Perşembeden beri bayağı kasıyor söylememek için, bakalım. Hiiiii anneee, ağzımdan kaçtı diyor sonra da. Eliyle ağzını kapatıyor. Hin mi desem, cin mi desem bilemedim. </div><div><br /></div><div>Eee ben kalkıp kahvaltı hazırlayım bari kızımla kendime saat 8 i geçti. Herkese tatlı günler...</div><div><br /></div><div><br /></div>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-49591178533390664052011-11-12T12:02:00.002+02:002011-11-12T12:32:27.640+02:00UnutuyorumEriniyorum yazmaya ben, hamileliğimin 26. haftası süregidiyor, çok yoğun olmamama rağmen bitmeyen bir yorgunluk var. Belki de enerjimi kullanmak istemiyorum yazarak. 3 ay sonra doğurmuş olacağım ve daha ne benim, ne yeni bebemizin bir çöpü yok hastane için. Ona bile eriniyorum yani. Naze bana çok düştü, zamanımın hepsini ona ayırdığımı söylemeliyim. Dışarıda çok dolanamıyorum. Dün okuldan erken çıkıp, Nazeyi de okuldan erken alıp, öyle serserilik edelim istedim. 1 saat sonra pert olmuştum bile. Evet kardeş iyi bişi ama birimizden birimiz hep perişan oluyoruz son 1o gündür falan, aslında kudurarak geçirebileceğimiz son dönemece girdik. Sonra bebeğin azıcık büyümesini beklemek gerekecek heyecanlı işler yapmak için. 3 yıldır geceleri deliksiz uuyurken, bir 3 yıl daha kattık uykusuz gecelere. Bazen diyorum ki Allam çıldırmış olmalıyım ben:))Böyleyken böyle işte. Bakalım 4 çekirdekli yeni işlemcimiz nasıl olacak hayat döngüsünde. Edinmem gerekenleri buraya not etsem ayıp olmaz herhalde, yoksa hep unutuyorum ben:<div><br /></div><div>1. Memeleri açan gecelik, pijama</div><div>2. Akan sütler için ped</div><div>3. Emzirme sutyeni</div><div>4. Atılabilen çamaşır</div><div>5. Terlik</div><div>6. Lohusa pedi</div><div>7. Bebişe hastane çıkışı kıyafet, 2 takım, çorap, ağız mendili (beyaz, tavşan gibi olsun yavrum, hem zaten kız mı erkek mi bilmiyoruz)</div><div>8. Küçüklerden bebek bezi, Naze den beri amma çeşitlenmiş bu bezler ya</div><div>9. Battaniye, yine beyaz</div><div>10. Babaya şöyle hastanede giyilebilecek türden, kalın olmayan bi eşofman takımı, Naze ananeyle evde kalacak, kocam benimle herhalde</div><div>11. Nazeye bebek cennetten oyuncak getirecek, bakalım ne olacak, ama karar verip alsa bir kenara koysa iyi olur artık yavaş yavaş</div><div>12. Zıbın iyi birşeydi. Çift kaplandan sipariş versek, onların ki mermerşahiden, yumuşacık oluyor, hiç Sultanhamama gidecek potansiyeli görmüyorum kendimde zira</div><div>13. Baba sling mi, yoksa başka bir carrier mi alacağım karar versem ne iyi olur, private shopping sitelerinde her gün biri indirime giriyor,kaçırmayım</div><div>14. Ya bir de süt pompam eskidi, bu sefer şöyle afillisinden alacağımm, çok acelesi yok ama fizibilitesini yapmak lazım</div><div>15. Bebe şekeri, çikolatası neyse artık ona bakınmak lazım, iki ayak bir pabuca girmesin</div><div>16. Muse beşiği, şusu busu var: beşik, karyola, oto koltuğu, telsiz, yerde yuvarlanma oyuncağı , kola bacağa takılan çıngırtılı zamazingolardan, yorgan, yastık, battaniye evde yığınlar halinde mevcut</div><div>17. Ananemiz nevresimleri yeniliyor</div><div>18. Babanemiz de aramızda olsaydı, ah ne güzel olurdu</div>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-86827565327958630752011-08-01T11:02:00.002+03:002011-08-01T11:21:30.895+03:00GEZE GEZE-Aslı Dostum yapamadığım 3 şey var: parmaklarımı şıklatamıyorum, ıslık çalamıyorum, şu derinyerlerde kolluksuz yüzemiyorum, cırrrtt diye çözmem lazım bunları:))) herhalde bu yazın hir cümlesi buydu:))<br /><br />Neyse yüzme işini çözdü gibi, ama geçen yıla oranla sudan korkuyor, geçen yaz iskeleden hooooop diye atlıyordu suya, bu yıl yok, çekiniyordu bir kaç gün, burnuna su girmesinden çok rahatsız oldu. Ben suya girince hep tutunmaya çalışıyor, ben yoksam asayiş berkemal, ben bu yaşlarda deniz atı gibi giderdim sularda diye hatırlıyorum...<br /><br />22 Haziran günü yayladan yola çıktık biz, Anakaraya gidip dedemizi uçağa bindirdik, Afyon Denizli, Dazkırı, Köyceğiz güzergahından Ekincikti rotamız. Yolculuk keyifliydi, rahattı, ama öyle derin bir yere indik ki, Naze son dönemeçte hiç yapmadığı bir şey yaptı: kustu:))) Bizi bekleyen eski-yeni-can dostun pansiyonuna vardık. Gece olması sebebiyle olduğunu sandığım hayalkırıklığı yaşadım, ama sabah ta hiç bir şey değişmemişti... Deniz uzaktı, hem de çok sıcaktı, hem de pansiyon bakımsızdı, hem de annem gelemezdi çünkü Dalaman' a yol çok kıvrımlıydı, dahası gelmek için yeterli sebep te yoktu. Hem de ben günde iki kez 2 km kadar yürüyemeyecek kadar uykulu ve bezgindim, bana hemen cırt diye ayağımı sokabileceğim bir yer lazımdı, öhöööö....<br /><br />Aldık başımızı düştük yollara, Çamyuvadayız 1 haftadan fazla zamandır. Annem geldi, bana aşını erdiğim barbunyayı yaptı, suya batıp çıkıyorum, Naze 5 mt ilerdeki havuzda kendi kendine de takılabiliyor, habire uyudum 5 gün falan, konfora hiç düşkün değilimdir ama ihtiyacım olan buydu bu yaz herhalde, durmak, siftinmek, aval aval bakınmak falan... Çarşamba ayrılıyoruz, iyi geldi...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-41647630911667850322011-07-09T09:06:00.000+03:002011-07-09T09:07:47.639+03:00YOLCULUKUzunnn tatilimize başladık, bakarsınız sizin oralardan da geçeriz vınnnn diye...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-64877298779300362622011-06-15T15:14:00.002+03:002011-06-15T15:26:15.697+03:00Öylesine...Yılların hizmetkarı maviş arabamızı sattık, öyle iyi, öyle güzel günler geçirdik ki birlikte anlatması uzun sürer. Tüm ailemize 12 yıldır kesinitisiz hizmet eden hundişimize teşekkür ederim, uğurlar olaaaa... Benim eşyalarla duygusal bağlarım yoktur, e bir de bir eşyayı uzuunnn süre en verimli biçimde kullanınca vedalaşmak kolay oluyor. Sabahları okula dolmuşla gidiyoruz Nazeyle birlikte, valla bir çeşit eğlence, havalar iyi, okulun sonları olması sebebiyle kalabalık yok, yenisi gelene kadar durum bu. Geçen akşam kızım bir araba bulduk dedim, e hadi parka gidelim o zaman dedi:)) Herkes elbette kendi yarar ilişkisine bakıyor eşyalarla:)))<br /><br />Okulun ilk ve son haftalarnı sevmem. Plansızlık, öğrencisizlik bezginlik yaratır. İşte öyle günlerdeyiz, toplantı, not, karne, imza vs...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-66635620758072047802011-06-08T18:21:00.000+03:002011-06-08T18:21:53.886+03:00Unutmadan<iframe width="425" height="344" src="http://www.youtube.com/embed/5o0BTGLGfI0?fs=1" frameborder="0" allowFullScreen=""></iframe><br /><br /><br />Yavlum Nazem şimdi okuldan geldi, düşmüş azıcık burnu yaralanmış. Yazayım dedim neler oldu:<br /><br /><br />- 5 Haziranda yılsonu gösterisi vardı, çok eğlendim. Müzik sustu, Naze beni gördü, el sallamaya daldı, sahnede kaldı:))<br />- İnsanın yavrusunun bağımsız, bir de gizli gizli çalışıp öğrenmesi, arkadaşlarıyla ortaklık etmesii ne muhteşem şeymiş yahu, çoğu sürpriz oldu. <br />-Ben yılsonu zamazingolarını hiç sevmem, ama güzeldi be... Ya da kargaya yavrusu kuzgun gelirmiş, bilemiyorum, kınamayın a dostlar:)))<br />-Asıl annem tören, gösteri, ront, eğlenceli işler insanıdır, pek bir beğendi:))<br />-Kimseler yavrusunun saçını berberde toplatmamış, kafasına pul döktürmemiş, beğendim...<br />-Öğretmenimiz Ü. yü zaten seviyordum, kuliste çocukları kucaklayıp kucaklayıp havalara kaldırmış, iyicene kanım kaynadı.<br />-Az parayla çok işler yapılabiliyormuş, ha tabi kova kova değil ama kepçeyle verdik:))<br />-Arkasından dün yıl içinde yaptıkları işlerin sergisi vardı. Bizim de kültür merkezinde ödül törenimiz, ordan çıkıp kreşe gittim koştura koştura... Amannnn ne güzeldi, lobiyi bildiğin kokteyl alanına çevirmişler, bizim minişler elimizden tutup, işlerini tek tek anlattılar...Ya bilmiyorum işte duygulandım...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-30808506280340329222011-05-23T09:27:00.004+03:002011-05-23T10:03:51.543+03:00GÜNLERDEN BİR PAZARTESİ<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwcmRPVMFFFq3Vk7QSxhDFjBepadhWHl4hf11NwYXlrlWgtzi24vYhsaRoGwqMfp8lXXF1NXSixfYTplPLX8HH5T__r9360l5qvFWJRl7mw3aGgyj_uGWiXXyBJyGbMFw6Lz5Ef7eTYvA/s1600/IMG_0522.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 240px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwcmRPVMFFFq3Vk7QSxhDFjBepadhWHl4hf11NwYXlrlWgtzi24vYhsaRoGwqMfp8lXXF1NXSixfYTplPLX8HH5T__r9360l5qvFWJRl7mw3aGgyj_uGWiXXyBJyGbMFw6Lz5Ef7eTYvA/s320/IMG_0522.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5609803668657130802" /></a><br /><br />Yazmadıkça yazmayasım geliyor herhalde, blogger kapan açıl yapınca aramıza kara kedi girmiş olabilir tabii ki... 5 günlük tatiliimin 5. gününü yiyorum resmen. Öyle siftikleneceğim bugün, halbuki annem Anadolu Kavağına gitti arkadaşlarıyla, az önce aradı, gel dedi, basınç yaptı ama yok gidemeyeceğim. Azıcık yorgunum, şeker mi şeker kuzenlerim ve onların bir tanesinin sevimli yavruları vardı tatilde. Sevgilim Konya'ya gitti, biz kız kıza çokkkkk gezince hem ben, hem Naze, hem ev zıvanadan çıktık. Yarın sabah itibariyle büyük temizlik yapılacak evde, ben ön çalışmaları bitirsem iyi olacak zaten bugün. 4 günlük gelin alışverişi ve gezmelerin 3. günü evde 3 çocukla kalmak gayet bilgilendiriciydi. Sanırım bir çocuk daha yapacağım, çünkü gördüm ki onlar kendi kendilerine eğlenebiliyorlar, birbirlerine dost olup geyiğin alasını çeviriyorlar aralarında veee en önemlisi de birbirlerini çok güzel idare edebiliyorlar. Bir ara Arda arabasından sıkılınca puzzle yapmak istediğini söyledi, evde aylardır sevgili tarafından yapılmayı bekleyen puzzle i çıkardım, 5 yqşındaki yavrum Arda'm 1 saat kadar 500 parçalık yapbozla oyalandı, arada gidip baktım gizli gizli; çıt çıt yerleştiriyor. Kızları O'ndan uzaklaştırmak gerektiğini daha önce idrak ettiğimden hadi bakalım siz salonda oynayın dedim, Naze EVCİLİK eşyalarını(evcilik oyanayan kızlara hep gülmüşümdür, gülersen ahanda böyle başına gelir efendim) alıp salona gitti. Giderken dedi ki:<br /><br />-Anneaa, Arda kızar şimdi zırt zırt yanına gidersem, eksikleri nasıl alıcammm bennn?<br /><br />Aynı esnada Nidacığımın ödev yapması gerekiyor, 9 yaşında olmak kolay değil tabiii:))) Ama Naze'de onunla evcilik oynamak istiyor... Nilda çözümü buldu:<br /><br />-Ben senin kızın olayım, okula gitmişim, dersteymişim tamam mı? <br /><br />AAA, tamam dedi Naze. <br /><br />Ben hemen mutfağa gidip, akşam yemeğini hazırlamaya başladım:))) Asayiş berkemal:))<br /><br />Neyse efendim, çocuklar iyi de, deprem canımı sıktı, bir kez daha gördüm ki, hiç ama hiç hazırlıklı değilim, balkonda otururken, karşımda kuzen bir sağ bir sol sallanınca aklım yerinden oynadı. İnsan ne çabuk unutuyor yapması gerekenleri ki ben 99 yılındaki Gölcük depremini çok ama çok şiddetli geçirdim. Evet her zamanki gibi soğukkanlıydım, ama bu benim öğrendiğim bir şey değil zaten, doğamda var... Ya öğrendiklerim?? onlar buhar olmuş... Hani benim deprem çantam??? Yok. Elbette çok uzakta olduğunu öğrenince gece olağan biçimde seyretti ancak bir kaç saniye kendimi bir o çocuğun bir bu çocuğun yanına atıp, acele acele sevgiliyi ararken bulunca kendime acaip kızdım. Yine de normal hattan aramamayı akıl ettim, face time i aradım. Sanki internet altyapısının yalan olduğunu bilsem aramayacağım. Baktım çocuklar yarı çıplak uyuyorlar, kapıp dışarı çıksak hepsi soğuktan donacak, hani benim kalın eşyalarım, düdüğüm, el fenerim??? Mobilyalar sabit mi? Hayır. Bir aile planı var mı? Hayır. Lanet olsun dedim kendime. Burası İSTANBUL ve sen her şeyi unutmuşsun...<br /><br /><br />Ha bu arada bir de anneler günü atlattık değil mi? Ananeye gittik biz, Mollafenari'de (Gebze nin bir köyü) şahane bir kahvaltı ettik annem ve sevgili arkadaşım G. ve annesiyle, şiddetle tavsiye ederim, İstanbuldan zırt diye gidilebilir, makul fiyata, ruh beden dinlendirilebilir. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOZjFi8WAAZecnYEFy_2Bfuc7Ou8z4Sh9mus4wuOUrYLkQs7-akVtw-hkbiizqIHQH2cJ1RHfoNOoJ9oTUfG5S5NJ318Itp9Yjy0rU7i4HJpcKXi1NkCUY8d2Jr2dd2SyavJJa-C61inQ/s1600/IMG_0530.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOZjFi8WAAZecnYEFy_2Bfuc7Ou8z4Sh9mus4wuOUrYLkQs7-akVtw-hkbiizqIHQH2cJ1RHfoNOoJ9oTUfG5S5NJ318Itp9Yjy0rU7i4HJpcKXi1NkCUY8d2Jr2dd2SyavJJa-C61inQ/s320/IMG_0530.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5609799381294578706" /></a>Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7754787045884785494.post-43964434246427681342011-04-25T14:44:00.001+03:002011-04-25T14:51:23.614+03:00NAZE; 4 BİTTİ 5'E KOŞUYOR<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwpnOVoUHGbAT0vTRPZ9FS-wPrUF8wvgRBh75BidpuwHIgjjxwma-QtCokyetqs_ICzCtlp8tbDXhFwaxj8lLIjT1mETBxB1NevzbYDt1G2po60g4wITlBpa1yyYbJnMRrq6JDfcjMe4E/s1600/2011-04-18.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 320px; height: 226px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwpnOVoUHGbAT0vTRPZ9FS-wPrUF8wvgRBh75BidpuwHIgjjxwma-QtCokyetqs_ICzCtlp8tbDXhFwaxj8lLIjT1mETBxB1NevzbYDt1G2po60g4wITlBpa1yyYbJnMRrq6JDfcjMe4E/s320/2011-04-18.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5599486895930959458" /></a><br /><br /><br />NAZE'M SEN VAR YA SEN, İYİ Kİ VARSIN...Aslı Budakhttp://www.blogger.com/profile/09722717773456577832noreply@blogger.com0